Editörden Aylık Yazılar / Yorumlar / Açıklamalar Ana Sayfa|Reklam|İletişim|Başlangıç|Bookmark|English   
Bu sayfayı arkadaşınıza tavsiye edin..!   



Hicri Köroğlu
Mesaj ve Tartışma Panosu

1962 yılında eğitim için Amerika’ya geldi. Minessota (ABD) Ünersitesinden makine mühendisliği diplomasını aldıktan sonra Californiya Üniversitesinde feza dinamiği üzerine ihtisas yaptı.

Otuzdört yıllık bir iş hayatından sonra, 2002 yılında bilgisayar teknoloji müdürlüğü yaptığı şirketinden emekli oldu.

Editöre yanıt vermek veya konu hakkında düşünce eklemek veya eksik olan bir bölümü tamamlamak için lütfen Mesaj Panosu'nu kullanın.

 

 

KENDİMİZDE ARAMAK!

Uzun yıllar önce, lisedeyken, edebiyat hocamız, Sıfırcı Fevziye, aramızda Namık Kemal’in şiirlerinden birini ezbere bilen birinin olup olmadığını sormuştu. Kırk sekiz kişilik sınıfta bir tek ben elimi kaldırmış, şimdi unuttuğum şiiri titrek bir sesle okumuştum. Adını unuttuğum şiirin özünü hala hatırlıyorum. 19. yüzyılda, Namık Kemal, Osmanlıların geri kalmışlığının nedenlerini kendimizde aramamız gerektiğini yazmıştı.

Üniversite için geldiğim Amerika’da tanıştığım Arap öğrencilerin hemen hepsi ülkelerinin geri kalmışlığını Osmanlıların emperyalizminde buluyordu. Namık Kemal, büyük bir olasalıkla, Türklere sesleniyordu, fakat şairin düşündükleri demek ki Araplar için de geçerliydi, çünkü onlarda geri kalmışlıklarının nedenlerini kendilerinde aramaya henüz alışmamışlardı. Kırk yıldan beri merak ederim, acaba Araplara değil de bize seslenen şairin sözleri hala geçerli midir?

Şiirin bende yarattığı önyargıdan dolayı, Türkiye’de olan bitenlere belki de kötümser bir gözle bakıyor olabilirim. Fakat dışardan bile olsa, ülkemizde şahit olduğum olayların bir çoğu Namık Kemal’in sözlerinin bence hala geçerli olduğunu gösteriyor.

Politika bu örneklerin en önde gelenlerindendir. Yönetenleri, kim olursa olsun, bir taraftan sık sık eleştirir, öbür yandan seçimlerde oylarımızı onlara veririz. Başımızda olanları kendimizin oralara getirdiğimizi nedense pek dile getirmeyiz. Yetenekli, dürüst, ülke çıkarlarını kendi çıkarlarının üstünde tutan kişileri seçeceğimize, geçmişleri karanlık, ülkeyi kendi ve yakınları çıkarına kullanan kişilere oy veririz. Acaba bu gibi kişileri seçmekle ülke sorunlarını kendimizde değil de başkalarında aramak için mi yaparız?

Ekonomik sorunlarımızın nedenlerini ise bütün ülkede, neredeyse tek sesle, IMF ve Dünya Bankası olarak gösteririz. Bu iki kurum Amerika’da da sık sık eleştirilirmesine rağmen, nedense her ekonomik krizde onlara koşa koşa borç almaya gider ve onların öne sürdüğü her şartı kabullenip parayı oldıktan sonra öne sürülen şartların ağrlığından sitem ederiz. Aynı zamanda borç aldığımız paraları Türkiyenin en güzide yerlerinde kendilerine Saddam Hüseyin’i imrendirecek yapıtlar dikenlere, eşe dosta dağıtanlara ve paraları iktidarlarını sürdürebilmek için kullananlara oylarımızı verir ve sonra da baştakilerin ahlahsızlıklarını gazetelermizde sergileriz. Başka ülkeleri (özellikle Hiristiyan ülkeleri) dolandırdı diye karanlık bir zatı bir meteor gibi parlatır, ve bu kişinin başkalarına attığı kazıkları bize atmayacağını düşünürüz. Bir taraftan vergi vermemeyi, kaçak elektrik kullanmayı (yalnızca fakirler değil, tanıdığım birçok eğitilmiş ve varlıklı arkadaşlar da bu işi yapar), her fırsatta KDV’yi ekarte etmeyi bir milli gelenek yaptıktan sonra, çay fasıllarımızda yolsuzluk yapan “pezevenklere” atıp tutar, kendi yolsuzluklarımızı nedense hiç düşünmeyiz.

Hele kendi dinimize hiçbir şekilde eleştirici bir gözle bakamayız, çünkü dine öyle bir yaklaşım dinsizlik ve daha kötüsü Allah’sızlık olarak algılanır. Başka dinleri bilmem ama, Hiristiyanlık en az beşyüz yıldır bunu yapmaktadır. İnsanlığın en son ve en doğru dini olarak algıladığımız bir dinin bu gibi bakıştan neden çekindiğini hala anlamış değilimdir. Bundan bin yıl önce dünyanın en ileri medeniyetinin temel nedenini İslam olarak gösterir, modern çağda geri kalmışlığımızın nedeninin dinle bir ilgisi olup olmadığını sormaktan bile korkarız.

Kişisel gelişmenin temelinde “içe (kendine)” eleştirel bir gözle bakmanın olduğu nerdeyse evrensel bir kavram olmuştur. Bu kavram toplumlar için de geçerlidir. Toplumlar, bulundukları ortama birçok etkenin etkisiyle gelmişlerdir. Bunların arasında sömürülmüş olmak (sömürmek), eğitim düzeyi, doğal kaynaklar, din ve kültür de vardır. Bulunduğumuz yerin daha da üstüne çıkmak için saydıklarımın önemi büyüktür, fakat en önemlisi kendimize (içimize) bakıp, varmak istediğimiz yere ulaşabilmek için gerekeni yapma isteğinin (yeteneğinin) olup olmadığını saptamaktır. Bunu yapmadığımız müddetçe Namık Kemal’in şiiri tazeliğini koruyacaktır. 

Yorum eklemek istiyorsanız, lütfen buraya tıklayınız..
 

Hicri Köroğlu

Bu sayfayı arkadaşınıza tavsiye edin..!  

Diğer Yazılar: Ana Sayfaya Dön

Bütün hakları saklıdır. izinsiz kopya edilemez ve kullanılamaz..! Yasal Uyarı (Disclaimer)
Copyright © 2000-2008 Stork Corporation-Turkish-Media.Com bir Stork Corporation Kuruluşudur...
Hicri Koroglu HİCRİ KOROGLU hicri koroğlu Hicri KÖROĞLU HICRI