ÇAMUR ATMAK
En
son Türkiye gezimde, ülkemizin çamur atma huyu dikatimi bir hayli
çekti . İnsanların yaptıklarını (veya yapmadıklarını)
eleştireceğimize, onların atalarını küçük düşürmeye çalışmanın
kültürümüzün bir parçası olduğunu herhalde unutmuştum. Ayrıca
fertlerin sülaleleriyle ilgili bu iddiaların toplumu çok
ilginlendirdiğini görünce de oldukça şaşırmıştım.
Bu
sefer, Orgenaral Büyükanıt, atalarının dini inancının (veya etnik
kökeninin) medyamıza sık sık getirilenler arasındaydı. Bunun
nedenlerini kestirmeye çalışıyorken, bir arkadaş bana bir “bomba”
haber getirmişti. Okuduğu bir kitapta, Osmanlı İmparatorluğunun birkaç
Şeyhül İslamı’ının Musevi kökenli olduğunu “gerçeğinin” açıklanmasını
heyecanla anlatmıştı. Bu haberin önemini iyice kavramak için
arakadaşa, birinin İmam, müftü veye Şeyhül İslam olmak için minumum
bir süre (örneğin birkaç asır) Müslüman olması gerektiğini bilmediğimi
söylemiştim. Dediğimi anlamamış görünen arkadaşa, Büyükanıt’a
yönlendirilen “çamurla” Şeyhül İslam’lara yönlendirilen arasında bir
fark görüp görmediğini sormuştum. Yanıt ilginçti: Biri yalandı öbürü
doğru!
Çamur atmak, özellikle seçimler sırasında, Amerikan toplumunca da
uygulanan bir karalamadır. Fakat Amerika’da çamur genelde ferde
yöneltilir, atalarına değil. Fertlerin dini inançları, ataları ve
etnik kökenleri önemli değildir. Örneğin, Amerika devriminin önemli
isimlerinden (resmi 10 doların üstende olan ve Jefferson’un ikinci
başkanı Aaron Burr tarafından duelloda öldürülen) Alexander
Hamilton’un babasının kim olduğu bilinmemektedir. Aydın toplumlar şu
gerçeği çoktan keşf etmişlerdir: Bir insanın değeri yaptıklarıyla
ölçülmelidir, atalarının yaşamları veya inançlarıyla değil. Bir
kişinin ataları kişinin yaptıklarıyla (iyi veya kötü)
yargılanamayacağı gibi, bir kişinin atalarının inandıkları veya
yaptıkları da o kişiye atf edilemez. Soylarındaki “asil” kanın
kendilerine kırallık, ağalık, veya şeyhlik hakkı verdiklerini iddia
edip, insanlığı sömürenlerden bıkmış olmamız gerekmez mi?
Barbaros (İspanyolca Kızıl Sakal lakablı Hiristiyan korsan), Mimar
Sinan (Kayserili devşirme), ve Sokullu Mehmet Paşa (Slav devşirme)
gibi iftiharla baktığımız tarihi kahramanlarımızın atalarının Türk
veya Müslüman olmamaları onları küçültür mü? Son Osmanlı padişahının
kanı 1/16000’de Türk’müş ve hemen hemen hepsinin annesi Hiristiyan
dönmesiymiş. Bu bir problem değilken, Şeyhül İslam’lardan bazılarının
Yahudi dönmesi olabileceği neden problem edilir?
Bir insanın değerini atalarıyla ölçmenin birçok saçma örneği vardır.
Bunlardan biri Ortodoks Musevilerin uyguladıklarıdır. Müsevilikte
önemli olan annedir ve Ortodoks mezhebinde önemli olan, 7 kuşak
“temiz” bir anneden gelmektir. Bundan birkaç yıl önce, bir ortodoks
çift ya boşanmak ya da dinlerini terk etmek zorunda bırakıldılar çünkü
kadının 7 kuşak önceki atasının kim olduğu tespit edilememiş! Bu
uygulamanın saçmalığını gören herkes, geçmiş kuşaklarla uğraşmanın
saçmalığını neden göremez anlayamam.
Her
toplumda “asil” kanın çok önemli olduğuna hala inanlar vardır.
Peygamberlerin soyundan gelmenin önemine Amerika’da bile inanan önemli
bir kesim vardır, fakat Türkiye’nin aksine bu inanç, ülkenin büyük
çoğunluğunu ilgilendiren bir konu değildir.
Ataları arasında “kötü” birinin olması, o kişinin iyi veya kötü
olduğunun bir göstergesi değildir. Dolayısıyla General Büyükanıt’ın,
İsmail Cem’in, Mimar Sinan veya Sokullu Mehmet’in dede veya
ninelerinin kimler veya neler olduğu kimseyi ilgilendirmemesi gerek.
Aksi taktirde birinin atalarında Hiristiyanlık (veya Musevilik veya
Arnavutluk, veya Rumluk) var diye o kişiyi kötüleyip, Mimar Sinan veya
Barbaros veya Sokullu veya Fatih Sultan Mehmet’le (hem anne annesi ve
hem de annesi Rum’muş) iftihar etmek saçma değil midir? Acaba geri
kalmışlığımızın nedenlerinden biri bu saçmalığı görmememezlikten
gelmek midir?
Yorum eklemek istiyorsanız, lütfen
buraya
tıklayınız...
Hicri Köroğlu