Hicri Köroğlu
Mesaj ve Tartışma Panosu
1962 yılında eğitim için Amerika’ya geldi.
Minessota (ABD) Ünersitesinden makine mühendisliği diplomasını aldıktan
sonra Californiya Üniversitesinde feza dinamiği üzerine ihtisas yaptı.
Otuzdört yıllık bir iş hayatından sonra, 2002 yılında bilgisayar teknoloji
müdürlüğü yaptığı şirketinden emekli oldu.
Editöre yanıt vermek veya
konu hakkında düşünce eklemek veya eksik olan bir bölümü tamamlamak için lütfen
Mesaj Panosu'nu kullanın.
|
|
GÖÇ
Tarihin her dönemi insanların göçüne
tanık olmuştur. Evrimcilere göre, bu göç onbinlerce yıl önce
Afrika’dan başlamış ve insanları kürenin her köşesine taşımıştır.
Tarihçi Arnold Toynbee, pusula, tekerlek, harita gibi modern
teknolojinin getirdiği hiçbir şey kullanılmadan gerçekleştirilen bu
göçlerin, insanların aya inmesinden daha büyük bir macera olduğunu
söyler. İnsanları dünyanın her köşesine yayan bu ilk göçlerin, bilim
adamlarına göre, birçok nedeni vardır. Bunların arasında yaşamı
kolaylaştıran (iklim, bitkisel örtü, besi olanakları gibi) yöreleri
aramak, bulundukları toplumlardaki çatışmalardan uzaklaşmak, ve
hepimizde doğal olan “acaba orda ne vardır” sorusuna yanıt aramak ta
vardır. Dünya nüfusunun çok az olduğu dönemlerde göç etmek,
bulundukları yöreden uzaklaşmak demekti. O dönemlerde ülke sınırları,
bu sınırlarda birçok soru soran ve çeşitli belgeler isteyen
görevlilerde yoktu.
Nüfüsun 7 milyara yaklaştığı ve 200’den fazla ülke birimlerine
bölünmüş modern dünyamızda göçün en büyük nedenleri arasında
bireylerin ekonomik durumu ve maruz bırakıldıkları baskı (din ve
ırktan gibi) vardır. Göç edenler genelde fakir bölgelerden zengine,
gelişmemiş ülkelerden gelişmişlere giderler. Gelişmekte olan
ülkelerde, Türkiye ve Çin’de olduğu gibi kırsal kesimden şehirlere
büyük bir göç vardır. Gelişmiş ülkelerde “göç” dendiğinde, büyük
ölçüde, az gelişmiş ülkelerden göç edenler akla gelir ve bunlar
içindirki “göçmen” sözcüğü kullanılır.
Ülkeler arası göçlerin büyük çoğunluğu Amerika, Fransa, Almanya gibi
çok gelişmiş bölgelere olmasına rağmen, gelişmekte olan ülkelere bile
daha az gelişmiş yerlerden, Türkiye’ye gelen Maldovalı, ve Gürciler
gibi, insanlar göç etmektedir. Nüfüsunun ezici çoğunluğu yoksul olan
dünyada, insanların bir yerden öbürüne devamlı bir yürüyüş içinde
olması doğaldır.
Amerika’yı büyük bir becerisizlikle yöneten Bush yönetimi, son
günlerde göçmenlik sorununu gündeme getirmiş ve 12 milyona yakın (çoğu
Meksika, Orta ve Güney Amerika’dan gelen) belgesiz göçmenlerle nasıl
başa çıkacaklarını tartışmaya açmıştır. Genelde İspanyolca konuşan, ve
kültürleri farklı bu “kaçak” göçmenleri gündeme getirmekte amaç,
dikkati ülkenin önemli sorunlarından, Irak, bütçe açığı, sağlık gibi,
konulardan uzaklaştırmaktır. Ayrıca, gelişmiş Avrupa ülkelerinde
olduğu gibi, Amerikan yönetimi de sağcıların göçmenlere antipatisini
kullanmak istemektedir. Amerikan sağcıları örneğin, 5,000 kilometrelik
Meksika sınırına duvar örmeyi, İngilizceyi resmi dil yapmayı (Amerikan
anayasasında “resmi dil” yoktur), ve binlerce “hudut askerini” sınıra
yığdırmayı önermektedir.
Esasında belki de Amerika’da göçmenliğin gündeme gelmesi iyi olmuştur,
çünkü göçmenliğin nedenlerini ve insanları yurtlarından uzaklaştıran
koşulların neler olduğunu ciddi bir şekilde düşünmemize ve
tartışmamıza yol açmıştır. Göçmenlikle ilgili birçok sorular
sorulmaktadır. Yılda yaklaşık bir milyon “resmi” vize vermesine
rağmen, Amerika “kaçak” göçmenliği neden önleyememektedir? İki buçuğu
Türk olmak üzere 5 milyona yakın göçmeni olan Almaanya ve iki
milyondan fazla Kuzey Afrika göçmeni olan Fransa’nın “kaçak” göçmenler
hala büyük bir sorundur? Gelişmiş ülke vatandaşlarının yapmadıkları
işleri yapan, genelde asgari ücretten daha aza çalıştırılan bu
göçmenler gittikleri ülkeye yaralı mıdır zararlı mıdır? Gelişmiş
ülkelerdeki göçmenlik tartışmaları, sağcıların “vatan, millet,
sakarya” oyunları mıdır?
Amerikan sağcıları, Almanya’da olduğu gibi, göçmenlere “misafir işçi”
sisteminin uygulanmasını, 12 milyon kaçak göçmenin de en kısa zamanda
ülke dışı edilmesini savunurlar. Bunu yaparken, “misafir işçi” vizesi
veren Almanya’nın kaçak göçmenliği önleyemediğini, gelişmiş Kanada’dan
kaçak göçmenin gelmediğini göz ardı ederler. Almanya, Fransa ve
Amerika gibi çok gelişmiş ülkeler nedense kaçak göçmenliği önleyecek
gerçek çözümü görmemezlikten gelirler. Ama, Amerika’da, “vatan,
millet, sakarya” amacıylada olsa gündeme getirilen göçmenlik sorunu,
sağcılar istemese de, aşağıda kısaca özetlenen gerçekçi çözümün de
ciddi bir şekilde konuşulmasına önayak olmuştur.
Dünyada çok fakir ve çok zengin ülkeler oldukça, fakir ülkelerden
zenginlere, kaçak veya resmi yollardan, göç olacaktır. Dolayısıyla
çözüm, gelişmemiş ülkelerin ilerlemesi ve vatandaşlarına onurlu bir
hayat sağlamalarıdır. Bir yandan göçmenleri, özellikle kaçak olanları,
insanlık dışı cuzi ücretlerle çalıştıran, öbür yandan politik
nedenlerle göçmenlere düşmanlık yapan zengin ülke iş adamlarının
yaptıkları, sahtekarlıktan başka birşey değildir. Ekonomik durumları
çok iyi olan ve sağlıklı ve eğitilmiş nüfuslara sahip olan gelişmiş
ülkelerin, eğer göçmenlik konusunda samimi iseler, geri kalmış
ülkelerin ilerlemesi için liderlik pozisyonunu sahiplenmelerinin
zamanı çoktan gelmiştir. Gelişmiş ülkeler, kendi inşa ettikleri
hapishanelerde saklanacaklarına, fakir ülkelerin gelişmesi için
ellerinden geleni yapmalıdırlar.
Yorum eklemek istiyorsanız, lütfen
buraya tıklayınız....
Hicri Köroğlu
|